28 Mart 2012 Çarşamba

bu kadar değişikliğe adaptasyon sorunu yaşıyorum=)

Bu aralar aynen bu moddayım,ordan oraya taşınıp duruyorum.Malumunuz 15 aydır ankaradaydım geçen hafta itibariyle artık daimi mekanın olan (orasını da Allah bilir tabi ama görünen öyle:)) uşaktayım.haftasonları da izmirdeyim, henüz evime taşınamadığım için sürekli valiz taşıyorum uşak-izmir arası:) İş ortamım değişti,çok sevdiğim insanlar bıraktım ankarada.ankaralılar bana kızabilir, hiç sevmedim ankarayı:) ama çok güzel dostluklar,arkadaşlıklar edindim."bi bitsin arkama bile bakmadan kaçıcam,asla özlemem" dediğim günlerimi şimdi çok arıyorum.insanoğlu işte,alışmak kolay ayrılmak zor.. çok değer verdiğim bi insan "bi çocuğun elinden oyuncağını alsan ağlar,insanın alışkanlıklarını bırakması kolay değil" demişti son günümde ben hüngür foşurt rezil bi şekilde karşısında ağlarken:) ama o bile güzeldi,bi insanla yanında ağlayacak kadar yakınlaşmak,herşeyi paylaşabilmek,kafana bişey takıldığında "o doğrusunu bilir" diyebilmek.. oooof of:) ben bu konuyu burda kapatayım en iyisi yoksa yine başlıcam salya sümük:)

neyse efendim bunun haricinde tabi ev tutma eşya alma süreci yaşıyorum,ve bunların altından tek başıma kalkmaya çalışıyorum.evimi tuttum:) güzel bi semtte,sessiz sakin bi mahallede,ama en önemlisi bi "çatı katı" :) burdan ilkaycığıma slmlar gönderiyorum:) bildiğiniz çatı katı,tavanlar eğimli,ahşap,kocamaan bi terası var.bi de tabi ki yüksekte olduğu için çok güzel bi manzarası var:) ama daha mutfak dolapları vs. yapılıyo,ilk ben giricem içine.o yüzden henüz yerleşme kısmına geçemedim.bu arada eşyalarımı tamamlıyorum.beyaz eşya uzmanı oldum valla,eşya almaya niyeti olan varsa seve seve danışmanlık hizmeyi verebilirim:) hemen hemen her markaya,bi çok modele baktım.ve sonunda dün aldım beyaz eşyaları da.mobilyalarımı zaten almıştım,okuyanlar şurdaki posttan hatırlarlar.şimdi ufak tefek eksikler kaldı,bi kaç pencerenin perdesi yok,bi de halılar yok en büyükleri.. diğerleri bi şekilde olur içine girdikten sonra.. ama zor işmiş onu anladım:) o fotoğraflarda görüp imrendiğimiz evler öyle kolay olmuyomuş emek istiyomuş birebir tecrübe ettim:)

bi yandan da şehri öğreniyorum tabi ki,hangi ışık ne zaman yanar söner,o bile bi tecrübe öyle tuhaf tuhaf bakmayın ne diyo bu diye:) mesela kuaförler salı günleri kapalıymış,dün öğrendim:) 
iş arkadaşlarımı tanıyorum,isimlerini ezberlemeye çalışıyorum nitekim bu konuda tam bi özürlüyüm:) bırakın isimlerini bazen karşımdaki insanla daha önce tanışıp tanışmadığımı bile hatırlayamıyorum haha:)) 63 erkeğin arasındaki 2.bayan,kendi bölümümdeki tek bayan olmanın iyi ve kötü yanlarını öğreniyorum:) o da belki başka bi post konusu olur:)

ama en önemlisi yalnızlığı öğreniyorum.hayatımın hiç bi döneminde bu kadar yalnız olmamıştım sanırım.tanımadığım bi şehre hiç kimseyi tanımayarak geldim.hala da tanıdığım insanlar ev sahibim ve iş yerinde minimum düzeyde muhabbetim olan bi kaç kişiden ibaret.işe gelip giderken nasıl çevre yapıcam onu da bilmiyorum:) yukardaki paragrafta belirtiğim nedenden iş yerinden pek arkadaşım olacağını sanmıyorum:) bi hayat arkadaşının ne demek olduğunu en çok bu aralar sorguluyorum sanırım:) normalde bi erkeğin yapacağı bütün işleri de kendim omuzlarken.. kısmet,ne diyelim:)

şimdilik bu kadar olsun blogcanlar,sadece bi ses vereyim,bu günlerden bu duygularımdan bi kayıt düşeyim bloğa istedim.. siz de okuyup benimle paylaştıysanız ne mutlu:)

sevgiler   ♥